0 344 221 17 16

Sıkça Sorulan Sorular



Merak Ettiğiniz Sorular

Tohumlar veya amele ücretleriyle sair masraflar öşürden çıkarılmaz. Öşürde, arazi sahibinin akıllı, bâliğ (ergen), zengin olması şart değildir. Öşürde itibar, arazi sahibine değil, araziyedir. Yani, mal sahibi; çocuk, deli veya fakir de olsa öşür ile mükelleftir.

 

Altın, gümüş, para ve ticaret mallarından, yılda bir defa zekât vermek lâzımken; arazide yılda kaç mahsul elde edilirse, hepsinden ayrı ayrı öşür vermek lâzımdır. Diğer malların zekâtında, malın-paranın üzerinden bir yıl geçmesi şart olduğu hâlde, mahsullerde bir yıl geçmesi icap etmez.

 

Bal, ceviz, susam, fındık, fıstık, çam fıstığı, payam (badem), zeytin ve benzeri yağlı maddeler ile pamuk, palamut, pelit, keten tohumu, şeker kamışı, şeker pancarı, çay yaprağı ve benzeri mahsullerden öşür verilir.

 

Çayır otu, dut, fesleğen yaprağı, buğday, mısır, pirinç, nohut, mercimek, bakla, fasulye, soğan, sarımsak, kavun, karpuz, salatalık, üzüm, incir, elma, armut, şeftali, erik gibi her türlü meyvelerden; yulaf, fiğ, burçak gibi her türlü hayvan gıdasından öşür verilir. Öşrü verilen üzüm bağının içinde meyve ağaçları olsa veya bağ arasında soğan, sarımsak ekilse, ‘o ağaçların meyvelerinden, soğan ve sarımsaktan’ da öşür vermek lâzımdır.

 

Öşür arazisi içinde, ekilmediği hâlde kendiliğinden çıkan mahsulden de öşür verilir. Hülâsa İmâm-ı A’zam buyuruyor ki: Yerden, araziden elde edilen mahsulün azında da çoğunda da öşür farzdır.

Araziden çıkan mahsulün zekâtına, Arapçada onda bir demek olan öşür denilmiştir. Çıkan on mahsulden birini öşür vermek âyet, hadîs ve icmâ ile sabit olan bir farzdır.

Âyet-i kerîmede (meâlen): “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz (helâl) lerinden infâk edin (zekât ve öşür verin). Gözünüzü yummadan (sıkılmadan) alıcısı olmadığınız şeylerin fenasını vermeye yeltenmeyin. Ve bilin ki Allah Ganî ve Hamîd’dir.” buyurulmuştur. (Bakara Sûresi, âyet 267)

 

Bir arazi, yağmur, çay veya ırmak sularıyla sulanırsa mahsulatın onda biri nispetinde öşür verilir. Satın alınan sularla veya hayvanla taşınan suyla ki, bu uzun meşakkatli ve masraf manalarına geliyor, bu yollarla bütün sene veya senenin yarısından fazla sulanırsa, yirmide bir nispetinde öşür verilir.

Otlayan hayvanlarda ise nisap miktarı devede beş, sığırda otuz ve koyunda kırk adettir. Bu miktarda malı olanın zekât vermesi gerekir. Koyunların zekâtıyla alakalı bir hususu da sizlere hatırlatmak isteriz. Malum kırk koyunda bir zekât vardır. Pekala, 120 koyunu olan birisi kaç tane koyunu zekat vermesi gerekir? İmtihanlarında yanıltıcı soru olarak sıkça sorulan bu sualin cevabı 3 değil. Koyunlarda 40’tan 121 koyuna kadar zekât bir koyundur. 121’den 201’e kadar iki, 201’den 400 koyuna kadar üç, tam 400 koyun için dört koyun zekât verilir. 400’den sonra her yüz koyunda adet bir artırılır.

Zekât, İslâm’ın beş şartından birisidir. Hür, akıllı, bâliğ (ergen) ve nisâb miktarı mala mâlik olan Müslümânın zekât vermesi farzdır. Zekâttaki bu nisab miktarı da 80,18 grama tekabül etmektedir. Aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından başka, 80,18 gram altını olanlar veya bu değerde nakit para ve ticaret malına sahip her Müslüman, yılda bir defa zekât ibadetini yerine getirir.

 

Nisâb miktarının sene içinde eksilmesi, zekât vermeye mâni değildir. Nisâb miktarının senenin başında ve sonunda mevcut olması yeterlidir. Zekât verirken veya vermek üzere ayırırken kalbi ile zekâta niyet edilmesi lâzımdır. Dil ile söylemek kafi değildir.

Tevbe sûresinin 60. ayetinde açıklanmıştır :

 

1- (Nisaba sahip olmayan) Fakirler,

 

2- (Hiçbir şeyi bulunmayan) Miskinler,

 

3- Zekat toplama memurları

 

4- Müellefe-i kulûb,

 

5- Kölelikten kurtulacak olan kimseler,

 

6- (Borcunun karşılığı olmayan) Borçlular,

 

7- (Fi sebîlillah) Allah yolundakiler,

 

8- (Harçlıksız) Yolda kalmışlar.

 

Zekat Bu sekiz yerden birine verilebilir. Ancak en faziletli yer, hiç birşeyi olmayan miskinler ve Allah yolundakilerdir.

Zekat senelik mali bir ibadettir. Cenab-ı Hakk’ın rızası için, nisab miktarı mala malik olan müslümanların her sene mallarından kırkta birini (yani % 2.5) Kur’an-ı Kerim’de bildirilen sekiz sınıftan birine vermelerinden ibarettir.